Hayata Dair...
Takipji  
  Ana Sayfa
  SAGLIK
  => ***ŞEKER
  => Diyet
  => Bebek giysileri ayrı yıkanmalı
  Cenk SAHNE KAYITLAR
  Midi
  smiley
  İletişim
  Kuran-ı Kerim
  CENK-FORUM
  İlginç Şeyler
  Top liste
  Gazete
  Resim Galeri
  Sayaç
  Haberler
  OYUN
" Hayat paylaşmaktan ibarettir diyenler, paylaşmaya gelenler; HOŞGELDİNİZ!!!!!!!!!!...." "

iL PLaKa KoDLaRı

01 ADANA
02 ADIYAMAN
03 AFYON
04 AĞRI
05 AMASYA
06 ANKARA
07 ANTALYA
08 ARTVİN
09 AYDIN
10 BALIKESİR
11 BİLECİK
12 BİNGÖL
13 BİTLİS
14 BOLU
15 BURDUR
16 BURSA
17 ÇANAKKALE
18 ÇANKIRI
19 ÇORUM
20 DENİZLİ
21 DİYARBAKIR
22 EDİRNE
23 ELAZIĞ
24 ERZİNCAN
25 ERZURUM
26 ESKİŞEHİR
27 GAZİANTEP
28 GİRESUN
29 GÜMÜŞHANE
30 HAKKARİ
31 HATAY
32 ISPARTA
33 İÇEL
34 İSTANBUL
35 İZMİR
36 KARS
37 KASTAMONU
38 KAYSERİ
39 KIRKLARELİ
40 KIRŞEHİR
41 KOCAELİ
42 KONYA
43 KüTAHYA
44 MALATYA
45 MANİSA
46 KAHRAMANMARAŞ
47 MARDİN
48 MUĞLA
49 MUŞ
50 NEVŞEHİR
51 NİĞDE
52 ORDU
53 RİZE
54 SAKARYA
55 SAMSUN
56 SİİRT
57 SİNOP
58 SİVAS
59 TEKİRDAĞ
60 TOKAT
61 TRABZON
62 TUNCELİ
63 ŞANLIURFA
64 UŞAK
65 VAN
66 YOZGAT
67 ZONGULDAK
68 AKSARAY
69 BAYBURT
70 KARAMAN
71 KIRIKKALE
72 BATMAN
73 ŞIRNAK
74 BARTIN
75 ARDAHAN
76 IĞDIR
77 YALOVA
78 KARABÜK
79 KİLİS
80 OSMANİYE
81 DüZCE

***ŞEKER

 


Şekerin zararları

1. Şeker kanser hücrelerinin en çok sevdiği şeydir.

 

 

2. Şeker bağışıklık sisteminizi zayıflatabilir.

 

 

3. Şeker vücudunuzun mineral dengesini bozabilir.

 

 

4. Şeker çocuklarda hiperaktivite, endişe, dikkat bozukluğu ve huysuzluğa sebep olabilir.

 

 

5. Şeker çocuklarda uyuşukluğa sebep olabilir.

 

 

6. Şeker çocukların okul başarısını olumsuz etkileyebilir.

 

 

7. Şeker trigliserit seviyesinde belirgin bir artışa sebep olabilir.

 

 

8. Şeker bakteri enfeksiyonları na karşı savunma sistemini zayıflatabilir.

 

 

9. Şeker böbreklere hasar verebilir.

 

 

10. Şeker krom eksikliğine yol açabilir.

 

 

11. Şeker bakır eksikliğine yol açabilir.

 

 

12. Şeker kalsiyum ve bakır emilimini engeller.

 

 

13. Şeker meme, yumurtalık, prostat ve rektum kanserine yol açabilir.

 

 

14. Şeker kadınlarda daha büyük risk oluşturmak üzere, kolon kanserine sebep olabilir.

 

 

15. Şeker safra kesesi kanseri için risk faktörü olabilir.

 

 

16. Şeker gözleri bozabilir.

 

 

17. Şeker serotonin seviyesini yükseltir; bu da kan damarlarını daraltabilir.

 

 

18. Şeker Hipoglisemiye sebep olabilir.

 

 

19. Şeker midenin asidik olmasına yol açabilir.

 

 

20. Şeker çocuklarda adrenalin seviyesini artırabilir.

 

 

21. Şeker koroner kalp hastalığı riskini artırabilir.

 

 

22. Şeker ciltte kuruma ve saç beyazlamasına yol açarak yaşlanma sürecini hızlandırabilir.

 

 

23. Şeker alkol bağımlılığına yol açabilir.

 

 

24. Şeker diş çürüklerini artırabilir.

 

 

25. Şeker kilo alımı ve aşırı şişmanlığa katkıda bulunabilir.

 

 

26. Yüksek miktarda şeker yemek Crohn’s hastalığı ve ülseratif kolit riskini artırır.

 

 

27. Şeker kireçlenmeye sebep olabilir.

 

 

28. Şeker astıma sebep olabilir.

 

 

29. Şeker mantar enfeksiyonları na sebep olabilir.

 

 

30. Şeker safra taşı oluşmasına yol açabilir.

 

 

31. Şeker böbrek taşı oluşmasına yol açabilir.

 

 

32. Şeker istemik kalp hastalığına yol açabilir.

 

 

33. Şeker apendisite yol açabilir.

 

 

34. Şeker Multipl Skleroz (MS) hastalığının belirtilerini şiddetlendirebilir.

 

 

35. Şeker dolaylı olarak hemoroite yol açabilir.

 

 

36. Şeker damarlarda varise yol açabilir.

 

 

37. Şeker osteoporoz oluşumuna katkıda bulunabilir.

 

 

38. Şeker salya asiditesine katkıda bulunabilir.

 

 

39. Şeker insülin sensitivitesinde düşüşe sebep olabilir.

 

 

40. Şeker glikoz toleransının düşmesine sebep olur.

 

 

41. Şeker büyüme hormonunu azaltabilir.

 

 

42. Şeker toplam kolesterolü artırabilir.

 

 

43. Şeker sistolik kan basıncını artırabilir.

 

 

44.Şeker gıda alerjilerine sebep olur.

 

 

45. Şeker diyabet oluşumuna katkıda bulunabilir.

 

 

46. Şeker hamilelikte kan zehirlenmesine yol açabilir.

 

 

47. Şeker çocuklarda egzama oluşuma katkıda bulunabilir.

 

 

48. Şeker kardiyovasküler hastalığa sebep olabilir.

 

 

49. Şeker DNA yapısını bozabilir.

 

 

50. Şeker katarakta sebep olabilir.

 

 

51. Şeker amfizeme sebep olabilir.

 

 

52. Şeker ateroskleroza sebep olabilir.

 

 

53. Şeker serbest radikal oluşumuna sebep olabilir.

 

 

54. Şeker enzimlerin işlevselliğini düşürür.

 

 

55. Şeker karaciğer hücrelerinin bölünmesine sebep olabilir; bu da karaciğerin boyutlarını büyütür.

 

 

56. Şeker karaciğerde yağ miktarını artırabilir.

 

 

57. Şeker karaciğerde patolojik değişimlere yol açabilir.

 

 

58. Şeker pankreasa zarar verebilir.

 

 

59. Şeker kabızlığa sebep olabilir.

 

 

60. Şeker miyopluğa sebep olabilir.

 

 

61. Şeker hipertansiyona sebep olabilir.

 

 

62. Şeker migren de dahil olmak üzere baş ağrılarına sebep olabilir.

 

 

63. Şeker beyin dalgalarını artırabilir; bu da beynin düşünme kabiliyetini zayıflatır.

 

 

64. Şeker depresyona sebep olabilir.

 

 

65. Şeker hormonsal dengesizliğe sebep olabilir.

 

 

66. Şeker Alzheimer hastalığı riskini artırabilir.

 

 

Şekerin gizli isimleri

 

Yiyeceklerin “içindekiler” listesinde şekerin farklı isimlerle gizlenmiş olduğunu görebilirsiniz. Bu isimler ne mi? Sakaroz, esmer şeker, mısır şurubu, nişasta bazlı sıvı şeker, dekstroz, sorbitol, mannitol, xylitol, früktoz, meyve şurubu, glikoz, glikoz şurubu, bal, invert şeker, laktoz, maltoz, akçaağaç şurubu, melas, şeker şurubu, turbinado, amazake.

 

 

 Şekerin vücudunuza zararları

 

• Fazla şeker tüketmek kan şekerini çok çabuk artırıyor ve pankreas aşırı insülin salgılıyor. Buna “metabolik sendrom” deniyor. İnsülin, şekeri regüle ettikten sonra fazlasını yağ olarak depoluyor. Kan şekerindeki ani düşüşse sürekli acıkma hissine ve yemeye yol açıyor.

 

 

 

 

• Diş çürümesi başta olmak üzere, obezite, diyabet, kalp ve dolaşım hastalıkları, böbrek taşları, kanser, hipertansiyon, felç, ülser, astım, romatizma, kronik yorgunluk sendromu ve kemik erimesine neden oluyor.

 

 

 

 

• Kan dolaşımıyla vücudun her tarafına taşınan şeker özellikle de göbek, kalçalar, göğüsler ve bacağın üst kısmında toplanıyor. Bu bölgeler de dolduğunda, yağ asitleri kalp ve böbrek gibi aktif organlara dağılıyor. Bu organlar gittikçe yavaşlıyor ve sonuçta dokuları bozularak yağa dönüşüyor.

 

 

 

 

• Bağışıklık sistemi zayıflıyor. Vücut soğuk, sıcak veya mikroplara karşı koyamıyor.

 

 

 

 

Her yerde “şeker” var

 

 

 

 

Kek, pasta, baklava gibi tatlı yiyeceklerin içinde şeker olduğunu zaten biliyoruz. Tehlikeli olan gelişme, şekerin artık yerli yersiz neredeyse bütün hazır gıdaların içine koyulur hale gelişi… Bebek maması, mısır gevreği, sosis, mayonez, ketçap, pizza, hamburger ekmeği, kola, hazır meyve suyu gibi gıdalar şekerle tüketici gözünde daha çekici hale getiriliyor. Doğuştan tatlıya yatkınlığı olan insanoğlu da, farkında olmadan bu çekime kapılıyor ve satışlar artıyor. Gittikçe daha fazla satın alıyor, daha yiyoruz bu gıdaları.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Çocuklar ve bebekler için çok sakıncalı

 

 

 

 

şekerin zararları Özellikle bebek mamasında bile şeker olması, çocukların beslenme zevkinin bir ömür boyu yanlış bir yolda gitmesine neden oluyor. Günümüzde artan aşırı şişmanlığını sorumlularından biri de bebekken tanışılan şeker olsa gerek. Bebek mamasında anne sütüne oranla yüzde 60 daha fazla şeker bulunuyor!

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Şekerdeki genetik risk

Şekerle ilgili çok önemli başka bir tehlike daha var. Genetiğiyle oynanmış mısırdan “mısır şekeri” üretiliyor. “Nişasta bazlı sıvı şeker” de denilen bu “oynanmış” şeker, çikolata, gofret, gazlı içecek, baklava, mısır gevreği gibi endüstriyel gıdalarda en çok kullanılan şeker türü. Genetiğiyle oynanmış gıdalar ise, başlı başına sayfalarca yazı yazılabilecek bir konu. Doğal halinde değil, insan eliyle “oynanmış” genlere sahip yiyecekler yediğimizde, bizim vücudumuzda da genlerimizi ilgilendiren değişiklikler olabileceğinden korkuyor bilim adamları. Günümüzde yaygınlaşan besin alerjileri, kanser gibi rahatsızlıkların nedenlerinden biri olduğu düşünülüyor.
____________________________________

 
Uzmanlar, uzun süre genç bir cilde sahip olmak ve daha genç görünmek isteyenlerin cildin erken yaşlanıp
kırışmasına ve nemini kaybederek kurumasına neden olan asitli besinlerden uzak durmaları gerektiğini belirtiyor.

İşte yaşlanmayı hızlandıran besinlerden en önemlileri…


* Şeker

Cilt elastikiyetini azalttığı gibi proteinlerin de yok olmasına neden olan şekerden mümkün olduğunca uzak durun.


* Kahve

Kafein; laksatif etkisi nedeniyle sindirime iyi gelse de, diğer yandan aşırı asit üreterek mideye zarar veriyor. Mide rahatsızlıkları ise tenin matlığını ve ışıltısını kaybetmesine neden oluyor. Dr. Jeannette Graf işte bu nedenle günde iki bardak kahveden fazla tüketilmemesini ve mümkünse organik kahve ya da double espresso tercih edilmesini öneriyor.


* Alkol

Günde iki kadeh alkollü içki içebilirsiniz, ancak sonrasında soğuk ya da sıcak limonlu su içmeye özen gösterin.
Böylece alkol vücudunuza dağılmadan, alkalin ile etkisini azaltabilirsiniz.


* Gazlı içecekler

Bir kutu kola içerisinde çeşitli asitler üreten içeriklerle birlikte, 50 mg. fosforik asit de bulunduruyor. Fosfor ne yazık ki kalsiyum deposu besinlerin yapıcı etkisini yok ediyor. Bu nedenle ciltte lekeler meydana gelirken, kemiklerde ise erime gözleniyor.


* İşlenmiş karbonhidrat

İşlenmiş karbonhidratlı besinler ihtiva eden bir beslenme alışkanlığınız varsa, kan şekeriniz sık sık artabilir ve ishal şikâyeti ile doktora başvurabilirsiniz ki her iki rahatsızlık da cilt sağlığınızı olumsuz yönde etkileyecektir.
____________________________________

ŞEKER & KOLESTROL & TRİGLİSERİT...

 

Prof. Kenan Demirkol :

 

 

 Gelirken bir arkadaşıma rastladım, kilolarından şikayetçidir hep. Ona “Canının istediğini ye ama çok hareket et” dedim. Yanlış mı yaptım acaba?

Sağlıklı kilo vermede spor asla yeterli olmaz. Bugün şişmanlık, kaloriye dayandırılıyor. Oysa kalori hesabı fiziksel bir özellik. Gıdaların kimyasal özellikleri de var. Siz sadece kaloriye baktığınız zaman o kimyasal özellikleri tümden yok sayıyorsunuz. Mesela bizim bugünkü konumuz da olan şeker kendi başına eklem kıkırdağını eriterek dizde kireçlenmeye yol açıyor ve o kadar yaygın ki bu hastalık! Diz protezi, kalça protezi yapılmasının başlıca nedeni şeker. Damarları tıkayan da sanılanın aksine kolesterol değil, şeker.

*Yani şeker sadece kalorisi ve şişmanlatıcı etkisiyle zarar vermiyor, doğrudan kimyasal yapısıyla da tehlikeli. “Şeker yiyeyim oradan aldığım kaloriyi başka yerden kısarım” demek çok yanlış...
Kesinlikle.

*Peki ne kadar şeker kullanabiliriz?
Günde 8 kesme şeker hakkınız var. Başka hiçbir meyve ya da bal, reçel yememişseniz tabii.

* Ben sabahları bir tatlı kaşığı bal yiyorum...
O zaman 6’ya iniyor şeker hakkınız. Bal ağırlıklı olarak fruktoz içerdiği için, yiyeceğiniz meyveyi de üçte bir oranında düşürmeniz gerekir.

* Peki hangisi daha zararlı? Tuz mu, şeker mi?
Kesinlikle şeker.

* Tuz için de “Günde en fazla 6 gram alın” deniyor...
Tuz konusunda yeni çalışmalar var, bugüne kadar yapılan kısıtlamaların çok da doğru olmadığını gösteren... Mesela siz tuzu terle vücuttan atabiliyorsunuz ama şekeri atamıyorsunuz. Şeker direkt olarak size popo ve karın yağı olarak geri dönüyor. Oralarda depolanan yağın ise getirdiği bir sürü olumsuzluk var. Kalp hastalığı, damar sertliği gibi...

ÇOK MEYVE YİYEN MÜTHİŞ BİR ERKEK GÖRDÜNÜZ MÜ?

* İyi ama bazı dönemlerde tatlı yeme ihtiyacı artıyor insanın. O zaman ne yapacağız?
Vücudun şeker talebi yoktur. Ama biz sürekli şekerle beslendiğimiz zaman, vücudumuz zararlı olduğunu bildiği için şekeri metabolize edecek olan insülini hazır bekletir. Dolayısıyla sürekli fazla şeker ya da nişastayla beslenen kişinin açlık kan insülin düzeyi yükselir. Açlık kan insülin düzeyi yükseldiği zaman kan şekeri düşer. Kan şekeri düştüğü zaman, “Eyvah kan şekeri düşüyor” sinyalini vücut size nasıl yansıtır? Mide özsuyunu salgılatarak, size açlık hissettirerek... O yüzden de siz aşerirsiniz. “Reçel kavanozu nerede?” diye aranmaya başlarsınız. Halbuki 100 yaşını aşan insanların ortak özelliği nedir diye bakıldığında açlık insülin düzeylerinin düşük olduğu görüldü.

* Yani uzun yaşamanın temelinde şeker yememek yatıyor...
Evet. Açlık insülin düzeyini düşük tuttuğunuz oranda sağlıklı ve uzun yaşarsınız. 1700 yılından kalma İngiltere’ye ait istatistikler var elimizde. Kişi başına yıllık bildiğimiz şeker tüketimi ne kadar biliyor musunuz? 5 gram! Yani yaklaşık 1 kesme şekeri kadar. Kesme şekeri 4 gram gerçi ama... Demek ki, şeker bir ihtiyaç değil. Tam tersi, sonradan tamamen alışkanlık olarak soframıza girmiş. 1801 yılında şeker pancarından da şeker üretilmeye başlanmış ve Almanya’da ilk pancardan şeker üreten fabrika kurulmuş. Sonra bütün Avrupa’da ard arda şeker fabrikaları açılmış. 1815 yılına gelindiğinde İngiltere’de kişi başına şeker tüketimi, 115 yıllık süre içinde tam bin 200 kat artmış ve 6 kiloya çıkmış. Bugün Orta Avrupa’da yıllık kişi başına şeker tüketimi bir kişinin kendi beden ağırlığından fazla; tam 70 kilo! Ve 1815’ten günümüze kadar şeker tüketim artış eğrisiyle, kanser, kalp hastalığı, inme, diyabet ve obezite gibi kronik hastalıklarda artış eğrisi bire bir örtüşüyor.

*Merak ettim, siz şeker kullanıyor musunuz?
Hiç. 38 senedir ne çayıma ne kahveme şeker koyuyorum. Onun dışında tatlı hiç yemiyorum.

*Ama hep denir ki şeker, yani glikoz beyin hücrelerini çalıştırır...
Doğru, çok iyi hatırlattınız. Eritrositin, omurilik ve beyin hücrelerinin enerji kaynağı glikozdur. Ama şeker yiyerek daha akıllı olmuş bir insan gördünüz mü siz? Çünkü vücut gereksinim duyduğu o glikozu yağdan da, proteinden de kendisi üretmeyi becerebiliyor. Mesela spermin enerji kaynağı fruktozdur. Peki siz hiç çok meyve yiyen müthiş bir erkek gördünüz mü? Göremezsiniz, çünkü testis hücresi spermin ihtiyaç duyduğu fruktozu kendisi üretir. Fruktoz çok dikkatli alınmalıdır. Çünkü, şeker pancarından veya şeker kamışından elde ettiğimiz şeker, yani bilimsel adıyla ‘sakaroz’ (bir yapay tatlandırıcı olan sakarinle karıştırılmamalı) iki ayrı molekülden oluşan bir birleşik moleküldür. Sakarozu biz yer yemez vücudumuzda glikoz ve fruktoza ayrışır. Glikoz kan şekerimizin de adıdır. Hemen kana karışır ve kan şekerini yükseltir. Vücudumuz şekerin zararlı olduğunu bildiği için korkudan hemen insülin salgılar.

* Nasıl?
Eğer çok fazla miktarda şeker yemişsek, gereğinden fazla insülin salgılanır. İnsülin o şekeri hemen alır vücudun bir enerji açığı varsa kısmen enerjiye dönüştürür. Ama insan vücudu çok tasarruflu bir biyolojik bünye. Çok az enerjiyle çok işler yapabilir. Mutlaka yediğiniz şekerde bir fazlalık olacaktır. Bu fazla şeker, insülin aracılığıyla ya kas ve karaciğerdeki şeker depolarına götürülecek, ki vücudumuzun şeker deposu 120 gram kadardır ve orası da sürekli doludur, hiç boş kalmıyoruz çünkü, ya da insülin bu şekeri alacak ve yağa dönüştürecektir. Dolayısıyla sizin yediğiniz şeker vücudun değişik bölgelerinde yağlanmalara sebep olacaktır. Ama insülin salgılanırken bir de leptin denilen tokluk hormonu salgılanır. Dolayısıyla belli bir miktar glikoz yedikten sonra vücut “Pes” diyor, “Artık yeme!” Doyuruyor sizi. Yani hiç olmazsa şekerin glikoz bölümü bir derecede tokluk yarattığı için daha fazla şeker yemenizin de önüne geçmiş oluyor. Şekerin ikinci bölümü olan fruktoz ise; insülin salgılatmadığı için tokluk hissi de yaratmaz. Dolayısıyla sınırsızca yiyebiliriz. İşte bu çok tehlikeli. Fruktozun günde 15 gram kadarı vücudumuzda değişik kimyasal süreçlerde kullanılabiliyor. Eğer bundan fazla fruktoz alınırsa karaciğerde trigliserite dönüşür. Trigliserit kan yağıdır. Hem karaciğer yağlanmasına, hem damar sertliğine, hem de vücudumuzun yağlanmasına yol açar. Amerika’da son 30-35 yıldır ortaya çıkan obezite salgını, meşrubatların, bisküvilerin, dondurmanın ya da diğer tatlıların mısır şurubuyla, yani fruktoz ağırlıklı üretilmiş olmasına bağlanıyor. Çok şükür biz de Amerikanlaştık!
Çünkü bizde de mısırdan tatlandırıcı üreten 5 fabrika var. Baklava şerbeti bile artık mısır şurubundan üretiliyor... Böylece eskiden baklavayla şişmanlamamızdan daha fazla şişmanlamamız sağlanmış oldu.

* Ama meyvedeki fruktoz doğal?
Doğal sözcüğüne bayılıyorum. Akrep zehiri de doğal, bir porsiyon ister misiniz?
İster dondurmadan ister elmadan alın, fruktoz fruktozdur. 15 gramdan fazlası alındığında yağa dönüşür, kolesterolü oksitleyerek damar sertliğine yol açar. Ama yine de meyvenin meyve suyuna üstünlüğü var. Meyve suyunda hiç posa bulunmadığından, fruktoz tümüyle emilirken, meyvedeki posa fruktozun hiç değilse bir bölümünün emilmesini engellemektedir. Ama posa da meyveyi tümüyle masumlaştırmamaktadır. Yani siz fazla meyve yiyerek kendinize iyilik ettiğinizi düşünüyorsunuz. Ama bir avuç trigliserit elde ediyorsunuz.

SİZİ KADIN, BENİ ERKEK YAPAN KOLESTEROLDÜR

* Bu trigliseritin önemi ne peki?
Kolesterol masum bir maddedir. Ve bütün hormonlarımızın hammaddesidir. Sizi kadın, beni erkek yapan kolesteroldür. Kolesterol olmazsa hormonlarımız olmaz. Nitekim sıfır beden mankenlerimizin kolesterol almadıkları için hormonları çok azalır ve adetten kesilirler. Ve maalesef tamamen sağlıklarını kaybederler. Anne sütü o yüzden kolesterolden zengindir. Doğa kendi kendine zarar vermez. Çocuğun kolesterole ihtiyacı var ki, anne sütünde de kolesterol var. Ama eğer siz kolesterolün oksitlenmesine yol açarsanız o zaman damar sertliği olur. Dolayısıyla kolesterolün kendisi zararlı değil, oksitlenmiş kolesterol zararlı. Kolesterolü oksitleyen dört madde var. Bunlardan biri de fruktoz. Dediğim gibi sihirli sınır da 15 gram fruktoz. Diyelim ki biz bir restorana gittik ve Sayın Başbakan’ın önerdiği gibi bonfilenin yanında bir bardak şarap içmedik, sağlıklı olalım dedik, o yüzden bir bardak taze sıkılmış portakal suyu içtik. Bir bardak portakal suyunda yaklaşık olarak 60 gram şeker, 30 gram fruktoz vardır. Bu miktar ise 15 gram sınırını aşıyor. Dolayısıyla yemekte bonfileden aldığımız kolesterol meyve suyundan veya meyveden aldığımız fruktozun fazlasının karaciğerde trigliserite dönüşmesi sonucu oksitlenerek damar sertliğine yol açıyor. Yani ne olur şarapta kalalım! Çünkü şarap antioksidandır. Özellikle kırmızı şarap. Beyaz şarap beyaz üzümden, kırmızı şarap kırmızı üzümden yapılır diye bir ayrım yoktur. Kırmızı şarabın önemi, üzümün kabuklarıyla birlikte ezilip mayalanmasından gelir. O yüzden beyaz şaraptan daha değerlidir. Çünkü üzümün kabuğunda antioksidan bir sürü madde vardır ve bu antioksidanlar da damar sertliğine ve kansere karşı koruyucudur.

YEMENİZ GEREKEN EN SON ŞEY BEYAZ PEYNİRLE KARPUZ

* Çoğu beslenme uzmanı meyve ve sebze serbest diyor...
Bir kere meyve ve sebze aynı satıra yazılmayı hak etmiyor. Meyveden almak istediğimiz tüm antioksidanlar, vitaminler ve mineraller sebzede de var. Halbuki meyvede, sebzeden farklı olarak oksitleyici şeker mevcut. Burada Taş Devri Diyeti önerenlere bir hatırlatmamız olmalı. O dönemki meyvelerin şeker içeriği bugünkü meyvelerden üç kat daha azdı. Kültür bahçeciliği ile biz meyveleri giderek şekerlendirdik. Yani 10 bin sene önce elmanın şeker içeriği bugünkü domatesin şeker içeriği kadardı. Biz aslında meyveleri sağlığımıza zarar verecek hale getirdik. O yüzden Taş Devri Diyeti’nde “İstediğiniz kadar meyve yiyin” deniyor. Ama hayır. Meyve sakıncalı. İçindeki fruktoz oranı yüzünden sakıncalı. Şimdi gelelim yine Başbakan’a... Başbakan, alkol içeceğinize meyve yiyin diye bilime son derece aykırı bir ifade kullandı.

* Vallahi ben yıllardır Başbakan’ın söylediği gibi yapıyorum. Hiç içki içmiyorum ve çok meyve yiyorum. Özellikle de üzüm...
Ve kendinize zarar veriyorsunuz. Çünkü bütün meyveler hem glikoz hem fruktoz hem de o ikisinin birlikteliğinden oluşan sakaroz içerir. Unutmayın, bugün Amerika’da alkole bağlı sirozdan daha çok, karaciğer yağlanmasına dayalı sirozdan karaciğer nakli gereksinimi duyuluyor.

* Öyleyse ne kadar meyve yiyebiliriz?
Meyveleri, az, çok ve orta şekerli diye, tabii ki geçişler var ama kabaca üçe bölmemiz mümkün. İlkbahar meyveleri, kiraz, vişne, erik, kayısı bir dereceye kadar az şekerli meyveler arasına giriyor ve başka hiçbir şeker tüketmediyseniz, yani hiç pasta kek yemediyseniz, çayınıza, kahvenize şeker katmadıysanız, günde 400 gram bu meyvelerden yiyebilirsiniz. Elma, armut, şeftali, portakal mandalina orta şekerli meyveler sınıfına giriyor. Bunlardan da 300 gram yiyebilirsiniz. Ama yine çayınıza, kahvenize hiç şeker koymamış , sabah kahvaltıda bal ve reçel yememiş olmak koşuluyla. Eğer yediyseniz onları da bu miktardan düşmek gerekir. İncir, muz ve üzüm gibi çok şekerli meyvelerden ise günde en fazla 200 gram yiyebilirsiniz. Yani yaklaşık olarak 3-4 incir, bir muz gibi...

* Peki ya karpuz ve kavun?
Karpuz az şekerli meyve sınıfına giriyor. Kavun da az şekerli ile orta şekerli arasında... Ama ben biliyorum ki mesela “Yazın ne yemeli?” diye bir diyetisyene sorduğunuz zaman, “Hafif yemeli. Mesela beyaz peynir ve karpuzla öğlen yemeğini geçiştirmeli” der. Tebrik ederim, yapmanız gereken en son şey bu. Çünkü beyaz peynirden aldığınız kolesterolü karpuzdan aldığınız fruktozla oksitleyerek damar sertliğine yol açmış oluyorsunuz. Ama buna karşın yağsız bir kuzu şiş yeseniz, yanında da bir bardak şarap içseniz hiçbir damar sertliği olmaz... Bu arada, sorunuza gelecek olursam, karpuz bir dilim yenir, ama bir dilim karpuz yiyen insan görmedim şimdiye kadar. Halbuki en fazla 400 gram, yani bir dilim yenmelidir. Fazlası sağlığa zararlıdır.

* Yani içki meyveden daha mı ehven-i şer?
Alkol sınırını Dünya Sağlık Örgütü belirledi. Alkol karaciğer için bir toksik maddedir. Bu kesin. Bu toksik madde karaciğerde detoksifiye ediliyor, yani zararlı etkisi ortadan kaldırılıyor. Ama karaciğerin de bir sınırı var. Erkekte bu sınır, günde 20 gram alkoldür. Kadında ise yarısıdır; 10 gram.

* Peki neye tekabül ediyor 20 gram alkol?
Bir duble rakıya tekabül ediyor günde. Veya 300 ml. biraya (bir şişe), veya 100 ml. şaraba (küçük bir kadeh). Bu arada kadınlara bu oranların yarısını, mesela yarım kadeh şarap öneriyoruz. Özellikle şarap az içildiği takdirde hem damar genişletici etkisinden dolayı dolaşımı rahatlatır, hem de antioksidan içeriği açısından kansere, kalp hastalığına ve damar sertliğine karşı koruyucu etki gösterir. Bir küçük kadeh şarap içmek, her gün de içilse sağlığa katkı sağlar, zarar vermez. Ha, dini açıdan buna yaklaşırsanız, ben din bilimcisi değilim. Ama sarhoş olmanın yasak olduğunu biliyorum. Eğer din alkolü kesin bir şekilde yasaklıyor olsaydı, yediğimiz her meyvede çok az miktarda alkol var, meyveyi de yasaklardı.

* Ama bilim de alkole bir sınır, dolayısıyla bir yasak getiriyor...
Elbette.

* Peki neden kadın-erkek ayrımı var?
Kadının metabolizması farklı. Bunun yüzde 100 şu nedenle olduğu söylenemiyor. Ama kadınlarda daha düşük orandaki alkolün karaciğerde hasara sebebiyet verdiği saptanmış durumda. O yüzden Dünya Sağlık Örgütü, üst sınır olarak erkeğe günde 20 gram alkol önerirken, kadına 10 gram alkol öneriyor. Yani yarısı kadar...

* Peki haftanın üç günü birer kadeh içilse?
Bu soru çok sık soruluyor bana. “Ben 6 gün içmeyeyim ama 7’nci gün dört duble içeyim” diye... Hayır. Önerilen dozun her aşıldığı durum ciddi bir darbe vuruyor karaciğere. O yüzden her gün için ama bu sınırı dikkate alın.

HER
GÜNYARIMKADEHKIRMIZIŞARAP FAYDALI

*Ben hiç içmiyorum...

Bence her gün yarım kadeh kırmızı şarap sağlığınıza olumlu etki sağlar. Rahatlatır, sonra antioksidan kaynağı olarak çok önemlidir. Alkolün sınırlarını bilip o sınırlara özen gösterirseniz, şaraptan veya rakıdan korkmanız gerekmiyor. Ama sınırınızı bileceksiniz.

* Peki içkinin fazlası ne yapıyor vücuda?
Bir kere kalorisi yüksek olduğu için kilo fazlalığı yapar. Yani bütün o şişmanlığın getirdiği olumsuzlukları yanında taşır ama her şeyden önce karaciğeri zehirler ve karaciğer yetersizliğine neden olur. Tıpta, matematik gibi eşittir işareti hiç yoktur. Yani “Sen şunu yaparsan şu olursun!” Siz doğada bir ağacın üzerinde tıpkı iki yaprak gördünüz mü? Hep bir biyolojik değişim vardır. Ama çok ender olarak eşittir işareti vardır tıpta da. O da alkolü fazla tüketirsen karaciğer yetersizliği gelişir. İki artı iki eşittir dört gibi... 

--------------------------------------------------

Diyabet Tedavisinde Yeni Umut!  
 
Diyabetli hastalarda, kendiliğinden insülin salgılayarak, şekerin tekrar normal seviyelerde kalmasını sağlayan bir nano parçacık ağı geliştirildi.
 
 

 
 
 
 
 
ANKARA

Bilim adamları, diyabetli hastalarda, kan şekeri seviyelerinin yükseldiği durumlarda kendiliğinden insülin salgılayarak, şekerin tekrar normal seviyelerde kalmasını sağlayan bir nano parçacık ağı geliştirdi.

Vücuda şırınga edildikten sonra, kendiliğinden insülin salgılayarak yükselmesi halinde kan şekerinin normal seviyelere inmesini sağlayan nano ölçekli (metrenin milyarda biri) parçacıklardan oluşan ağ, hayvanlarda başarılı sonuç verdi.

Araştırmacılar, katı insülin çekirdeği, modifiye edilmiş dekstran ve glükoz oksidaz enzimlerinin karışımından elde edilen söz konusu ağın, farelerde kan şekerinin 10 güne kadar varan sürelerde normal seviyede kalmasını sağladığını gözlemlediklerini belirtti.

ABD'deki North Carolina Eyalet Üniversitesi, Chapel Hill'deki North Carolina Üinversitesi, Massachusetts Institute of Technology yüksekokulu ve Boston Çocuk Hastanesi'nden araştırmacılar tarafından yapılan çalışma, Doç. Dr. Zhen Gu'nun başında bulunduğu bir ekipçe hazırlanan bilimsel tebliğle bilim dünyasına tanıtıldı.

Gu, vücuda şırınga edildikten sonra insülin salgılamak suretiyle karşılık vererek kan şekeri seviyelerini etkili bir şekilde denetleyen "akıllı" bir sistem geliştirdiklerini söyledi.

"Bu teknoloji, sağlıklı insanlardaki glikoz seviyelerindeki değişikliklere insülin salgılayarak cevap veren pankreas organının faaliyetini taklit eden etkili bir 'kapalı döngü' sistemi yaratıyor" diyen Gu, insanlar üzerinde klinik deneylere geçilmesi konusunu değerlendirdiklerini kaydetti.

Kan şekeri olarak da adlandırılan glikozun, dolaşım sisteminden alınarak vücuttaki hücrelere nakledilmesini "insülin" adı verilen hormon sağlıyor. Ancak bu hormon, tip 1 diyabet hastalarının vücudundan yeterli miktarda üretilmiyor. Bu nedenle vücutta kan şekerinin normal seviyelerde kalmasını sağlamak için hastalara insülin şırınga edilmesi gerekiyor.

Ancak insülin şırınga edilmesinin acılı bir işlem olması hastaları rahatsız eden bir problem olarak ortaya çıkıyor. Ayrıca insülin dozu seviyesinin belirlenmesindeki güçlük ve gereğinden fazla veya az alınmasının ayrı ayrı sağlık sorunlarına yol açması, bu tedavinin önündeki diğer bir önemli problemi oluşturuyor.

 
 
     
  Kaynak: AA / www.aa.com.tr
Hava & Ekonomi  
 
Kullanıcı adı:
Şifre:
 
Facebookta paylaş  
 
 
Radyo & Tarihte bugün  
  ein Bild ein Bild

 
İmsakiye  
   
Sonuçlar  
   
 
 
Facebook Grubumuza destek veriniz... https://www.facebook.com/pages/M%C3%BCzisyen-Grup-Solist-Mekan/154777878063063
 
Bugüne kadar 4299 ziyaretçi (7707 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol